Bilim insanlarından okyanus derinliklerinde "Karanlık oksijen" keşfi
Okyanusların yalnızca yüzde beşi keşfedilmişken, bilim insanları derin denizlerde şaşırtıcı bir keşif yaptı. Yeni araştırmalar, okyanus tabanındaki metalik nodüllerin "doğal pil" gibi davranarak "karanlık oksijen" üretebildiğini ortaya koydu.
Okyanusların güneş ışığının erişemediği 5 kilometre derinliklerinde, fotosentezin mümkün olmadığı alanlarda bulunan bu metal nodüller, deniz suyunu elektroliz yoluyla hidrojen ve oksijene ayırabiliyor.
Bugüne kadar okyanuslardaki oksijenin yarısının deniz bitkilerinin fotosentez yapmasıyla oluştuğu düşünülüyordu. Ancak bu yeni keşif, ışığın ulaşmadığı okyanus derinliklerinde de oksijen üretiminin mümkün olduğunu gösterdi.
Deniz suyunda çözünen metallerin kabuk parçaları veya diğer döküntüler üzerinde birikmesiyle milyonlarca yılda oluşan bu nodüller, lityum, kobalt ve bakır gibi değerli metaller içeriyor. Bu nedenle, derin deniz madenciliği şirketleri bu nodülleri çıkarmak için projeler geliştiriyor.
İskoçya Deniz Bilimleri Derneği baş araştırmacısı Prof. Dr. Andrew Sweetman ve ekibi, Hawaii ile Meksika arasındaki Clarion-Clipperton Bölgesi'nde araştırmalar yaptı. Sweetman, metalik nodüllerin pil gibi davranarak oksijen ürettiğini belirterek, "Bir pili deniz suyuna koyarsanız köpürmeye başlar. Bunun nedeni, elektrik akımının deniz suyunu oksijen ve hidrojene ayırmasıdır. Bu nodüllerin doğal ortamda aynı şekilde çalıştığını düşünüyoruz." dedi.
Araştırmacılar, patates büyüklüğündeki metalik nodüllerin her birinin bir kalem pilin ürettiği voltaja yakın elektrik ürettiğini belirledi. Bu bulgu, nodüllerin deniz suyu moleküllerini parçalayabilecek kadar büyük elektrik akımları üretebildiği anlamına geliyor.
Araştırma ayrıca ışık ve biyolojik süreçler gerektirmeyen oksijen üretiminin, gezegenlerde ve onların uydularında da gerçekleşebileceğini ve yaşamın gelişebileceği oksijen açısından zengin ortamlar oluşturabileceğini ortaya koydu.
Clarion-Clipperton Bölgesi, batarya yapımı için gereken elementleri içeren metalik nodüller nedeniyle derin deniz madenciliği şirketlerinin ilgi odağı. Ancak bilim insanları, bu nodüllerin çıkarılmasının oksijen üretimi sürecini sekteye uğratacağı ve oksijene bağlı deniz yaşamına zarar vereceği konusunda uyarıda bulunuyor.